Öyküler

Masallar Diyarı

Yorgun bedenimi doğrultarak yataktan kalktım. Hayatımda yeni bir sayfa açtığım ilk gündü bugün. Her şey değişecek biliyorum. Dün son kez gözyaşımı sildikten sonra artık bir daha ağlamayacağım diyerek verdiğim tüm sözlerimi eminim ki bu kez de tutamayacağım. Fakat denemekten, çabalamaktan başka elimden gelen bir şey yok. Pofuduk, pembe, kalpli terliklerimi giyiyorum. Ne yapalım o gittiyse! Hem ben de bitsin istememiş miydim? Sarı saçlarımı sehpanın üstündeki günlüğümü yazdığım kalem ile tutturmaya çalışıyorum. Olmadı, tekrar dişlerimin arasına sıkıştırdım kalemi, el yordamıyla topuz yapmaya çalıştığım saçlarımla mücadele ediyorum. En sonunda ucu ısırılmaktan heba olmuş kalemi topuzuma toka yapıyorum.  Ne demişti en son “İlişkimiz bir yere gitmiyordu.”  Evet, gitmiyordu çünkü sen evlenme safhasında beni aldattın. Üstelik bunu gözümün içine baka baka yaptın.  Ben görmezden gelip ilişkimizi bitirmedim ama bizim ilişkimiz çoktan bitmişti.  Zaten benimle annen istedi diye nişanlanmıştın. İlk buluşmamıza bile ailenin zoruyla gelmiştin. Şimdi çok üzülüyor gibi, gerçekten çok sevmiş gibi, artık bitsin derken dudağını sarkıtıp, gözlerini kaçırman ne anlamsız, boş, yavan… Nerede o kendine güvenen adam, nerede sen! Bir hayale bir aldanışa âşık olmuşum ben de. Bu ilişkiyi benim bitirmem lazımdı ama sen bitirdin. Lavaboya geçip yüzümü yıkıyorum.  Yüklerini atmış her insan gibi çok hafiflemiş hissediyorum. Kafamı dinlemek için izin almam da iyi oldu. Biraz gezer tozarım zamanla da unuturum ne olacak ki!

Mutfağa geçip çayın altını yakıyorum. Çok güzel bir maydanozlu omlet yapıp üzerine de pul biber ekliyorum ve afiyetle yiyorum.  Tekrar odama geçip pembe çiçekli kazağımı giyiyorum, altına da uzun pileli siyah eteğimi… Bugün kız arkadaşımla buluşup gezeceğim. Evden çıkıyorum. Bugün taksi ile giderim hiç otobüsün o keşmekeşliğiyle uğraşamam. Tıkış tıkış balık istifi insan… İnsan seli… Ayakta bile seni sıkıştıran insanlar, kaba saba erkekler… Kimin ne olduğu belli değil.

Taksiye bindim. Adam, çocuklarla geçinemediğini, parasının yetmediğini, yeni zamların hayatını nasıl da zorlaştırdığını anlattı. Anlattı Allah anlattı… Kendimi ona terapi yaparken buldum. Sonunda sanırım “Kırmızı Oda” isimli dizideki psikiyatrist  olmuştum.  İçimden taksicinin hayatına dair çıkarımlarda bulunmaya başlamıştım. Garip ama taksiden inerken ben de mutlu olmuştum. Birinin derdini dinlemek mi? Yoksa başkalarının da üzüldüğü, derdi olduğunu görmek mi? Hangisi beni rahatlattı bilemiyorum. Anlamlandıramadığım bu his beni memnun etmişti. Arkadaşım Büşra ile buluştuğumuz kafenin şık, yeşil kadife koltuklarına oturunca biraz da olsa dış dünyanın havasından kurtulmuştum. Uzun uzun bekârlığın zorluğundan bahsettikten sonra yeni biri ile tanıştığını, heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı. Zengin olduğundan ondan çok etkilendiğinden bahsetti. Yakışıklı, tam istediğim gibi, dedi cümleyi bitirirken. Kendimi tutamadım güldüm.  Neye güldüğümü anladı gözlerini kıstı ama bunlar çok önemli detaylar dedi. Sonra adamın lüks arabasından bahsetti. Mehmet’ten ayrılışımı unutmuş tamamen Büşra’ya yönelmiştim. Onun gözlerindeki ışıltı beni çok mutlu etmişti.

Günün sonunda yorgun ve mutlu biri olmuştum. Eve dönerken içimde hissettiğim huzur beni bir süre idare edecek gibi duruyordu. Aldığım yıllık izin, kendime ayırdığım ilişki sonrası yas süreci, bir çırpıda geçip gitmişti. İşe başlayınca yokluğumda birikmiş işler, ofise yeni gelmiş yakışıklı iş arkadaşım beni epeyce oyalamıştı. Arada Büşra ile buluşup iş çıkışı yaptığımız kendimize özel ayırdığımız kaliteli zaman geçirme buluşmaları da olmasa hayat ışık hızında akıp gidiyordu. Mehmet’i unutmuş ofisteki Nihat’a abayı yakmıştım. Onun da ben de gözü var sanıyordum. Ama elbette ki hiç bir şeyden de emin değildim.

Bir zaman sonra Büşra’nın sesi çıkmaz oldu. Mesajlarıma geç cevap veriyor, buluşma tekliflerimi de hep bir bahaneyle geri çeviriyordu. Lüks arabalı o adama gönlünü kaptırmış olabilirdi. Nitekim bir gün telefonuma “Buluşalım mı?” diye bir mesaj, altında da tek taş bir pırlanta yüzük resmi geldi. Demek bizim kız fena hâlde âşık olmuş. Hatta evliliğe doğru dolu dizgin gidiyordu. Hemen buluşalım deyip onu eve çağırdım ilişkisi ile ilgili tüm detayları konuşmamız lazımdı. Birkaç saat bu muhabbetimize yetmeyecekti, biliyordum. O yüzden onu eve çağırmıştım. Bu gece bende kalacaktı. Cumartesi sabahı beraber kahvaltı yapacaktık. İş çıkışı yaptığım iki aileyi doyuracak alışverişten sonra eve zar zor geldim. Kapıda Büşra beni bekliyordu. Gözlerinden kalp çıkıyordu. Sanırım o artık bizim evrende değildi, masallar diyarına göç etmişti. Eve girip ben dolaba malzemeleri dizinceye kadar o, ilişkisine dair tüm detayları anlatmıştı. “Dur, yemek yerken de anlatırsın.” desem de o bitirmişti. Âşık bir kadının anlatacağı asla bitmez bunu çok iyi biliyordum. Yemekte de hatta gözlerim uykuya yenik düşünceye kadar bu yaptığına devam edecekti emindim. Nasıl mı? Eminim çünkü kendimden biliyorum. Bunu düşünürken gülüyorum istemsiz.

“Neye gülüyorsun?”

“Ȃşık hâlinde pek bir garip Büşra.”

“Nesi garipmiş?”

“Aygın baygın bakışlar… Gözlerinden kalp çıkan biri olup çıkmışsın.”

“Hiç de öyle değil!”

Ben bu sefer kahkaha atıyorum, sinirlenip susuyor. Üniversite son sınıfta de böyle olmuştu. Ne yapsak normal dünyaya dönmüyordu. Bir keresinde hoca soru sormuştu da arkadaşımızın biri “Aradığınız Büşra’ya şu anda ulaşılamıyor.” demişti. Sınıfça ne çok gülmüştük. Ama Büşra yine anlamamıştı.

“Hadi hadi anlat, enişte sana nasıl evlenme teklif etti?”

“Bir anda düşen o yüzünü yerden alıyor ve o evlenme teklif edilen ana gidiyor.”

“Bize Alleben Göleti’nin oradaki Marina Lokantada yer ayırtmış. Ben bilmiyorum tabii…”

“Eeee…”

“Dur anlatıyorum. Lokanta boş… Loş bir ışık…”

“Vay be, enişteme bak tam bir Kazanova!”

“Ne sandın?..”

“…”

“Yerde kırmızı güller…”

“Ama keşke gülleri o kadar da ziyan etmeseydiniz.”

“Bak Eda, düzgünce dinlemiyorsan anlatmayacağım.”

“Peki, anlat hadi.”

“Masanın üstünde kırmızı güller, masanın tam ortasında siyah kadife bir kutu…”

“Yüzük geliyorrr….”

“Eda, sululuk yapma!”

“Peki, peki, sustum.”

Ağzıma fermuar çekiyor gibi elimi dudaklarımın üstünde hareket ettiriyorum.

“Ben şok olmuş hâlde yüzüne bakıyorum.”

“Dizi üstüne çöktü, elleri ile kadife kutuyu açtı ve uzattı.”

“Sen bağırmadın mı “Evet, evet!” diye?”

Yemek masasından kalkmış taklidini yapıyorum. Olduğum yerde, parkenin üstünde zıplıyorum. Sarhoş olmuş gibi aygın baygın bakıyorum. Büşra kendinden geçmiş bir şekilde gülüyor. Anlatmaya devam ediyorum deyip vücudunu dik pozisyona getirip hiçbir şey olmamış gibi anlatmaya devam ediyor.

“Benimle evlenir misin, diye sordu.”

“Yirmi altı yıldır bu anı bekliyorum, deseydin.”

“Gözlerim doldu. Evet aşkım, dedim. Sarıldık.”

“Duyduğum en romantik an işte bu.”

“Eda, çok güzeldi!”

Gözlerim aslında dolu dolu oluyor ama ona çaktırmak istemiyorum. Heyecanlı ve önemli anları muziplik yaparak geçiştirmek yaşadığım anın bendeki etkisini azaltıyor sanırım.

“Peki, seni istemeye ne zaman geliyorlar?”

“Annemlere söyledim onun ailesi Almanya’da yaz tatilinde isteme, nişan hepsi bir arada olacak.”

Ona sululuk yapıyordum ama onun için hem endişeleniyordum hem de onun adına çok mutluydum. Benim dikişi tutmamış ilişki tarihime göre onun dikişi sağlam ilişkisi olması beni çok mutlu ediyordu. Bir yandan da inceden inceye onu kıskanıyordum. Kadın ruhumdaki dolambaçlı yollar beni bunu hissetmeye mecbur kılıyordu sanki. Arkadaşım dahi olsa içimde bir yerde yanan o kaprisli kıvılcım beni bir türlü rahat bırakmıyordu. Çocukken gelinlik giydiğimiz o günleri hatırlayınca içimdeki bütün o habis kıpırdanışlar yerine hayallerine kavuşmuş kızları bırakıyordu. Büşra’nın düğün hazırlıkları; ev tutma, ailelerinin ortak yolu bulma çabaları derken günler çok hızlı geçmişti.  Aileler arasında yaşanan gerginlikleri saymıyorum bile! Büşra’nın geçirdiği sinir krizleri de cabası…

Sonunda aylar geçmiş ve o büyük gün gelmişti. Nihayet Büşra’yı o çok istediği straplez, kuyruklu gelinlikle gördüm. Düğüne ise ofisteki Nihat ile gittim.

  • Züleyha Yılmaz

 

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.