Merhaba değerli yazı severler. İçinde bulunduğumuz eylül ayı itibariyle sizlere bu köşeden seslenmeye çalışacağım. Anadolu’da birbirinin içine geçmiş bir bütün olan tarım, sanat ve kültür ana başlıklarımız olacak. Köşemizin adı “Apolitik”. Neden mi Apolitik?
Anadolu insanı en büyük zararı; tarım, kültür ve sanat konularındaki dertlerini politize edenlerden görüyor. Ülkenin temel cevherlerinin siyaset üstü olarak görülmesinin önemini anlatabilmek ve hatırlatmak için köşemizin adı Apolitik.
Kültür, sanat ve toprak toplumu bir arada tutan harcın vazgeçilmezleri. Siyaset bazen kaş yapayım derken göz çıkarıyor, pişmiş harca su katıyor. Ama Anadolu insanı her zamanki sebatkarlığı, alçakgönüllülüğü ve toprak gibi oluşuyla, adındaki ana olmasının değerlerini bize yüzyıllardır öğretiyor.
Tarımın ilk doğduğu topraklar Anadolu. Kadim toprakların, tarımın önemi sadece salgınlarda ve savaşlarda akla gelmemeli. Tarım ve toprak siyaset üstü tutulmalı ve millî bir mesele olduğu anlaşılmalı ve anlatılabilmelidir. Kısaca tarım apolitik hâle getirilmelidir. Ülkemizin tarım sektörü daha yoğun olarak küçük aile çiftçilerinden oluşmaktadır. Örneğin; ABD’de otuz bin hayvancılık işletmesi bulunurken bizim ülkemizde bir milyon adet, beş altı inekten oluşan küçük aile çiftçileri bulunmaktadır.
Küçük aile çiftçileri zor bir dönemeçte bekliyor. Tarımsal girdi maliyetlerindeki artış onları önemli bir kararın eşiğine getirdi. Bağlarını, bahçelerini, hayvanlarını, seralarını satıp onları daireye, dükkana, depoya çevirmek daha kazançlı gözüküyor. Çünkü tarımsal dönüşümden önce yapısal dönüşüm başladı. İnşaat sektörünün avantajları çok daha fazla. Tarımsal dönüşüm desteklerine daha fazla öncelik sağlanırsa küçük çiftçiler çiftçiliği bırakmak zorunda kalmayacak. Çiftçiler tarımsal dönüşüm destekleri ile bağlarını, bahçelerini, ahırlarını modernleştirebilirse geçimlerini tarımdan kazanmaya devam edebilecekler.
Yakın tarihimize bakarsak genç cumhuriyet ile eserler üretmeye başlayan Türk köylüsünün günlük hayatını, çiftçileri resmeden Türk ressamları vardır. Nuri İyem(1915/2005), Bedri Rahmi Eyüpoğlu (1911/1975), Fikret Otyam(1926/2015). Nuri İyem’in (Köylü kadın portresi, tarlada öğle yemeği, tarlada çapa yapan kızlar). Bedri Rahmi’nin (Köylü ana, nallanan öküz) Fikret Otyam’ın (Çoban ve Kadın, Harran’dan) resimleri görsel bir hafızadır. Kırsal günlük yaşamı, Anadolu’nun unutulan değerlerini, örf, adet, geleneklerini yansıtırlar.
Bundan yirmi yıl sonra çocuklarımız; küçük üreticiyi, aile çiftçilerini, tarlada çapa yapan kızları, tarlada öğle yemeğini, ünlü ressamlarımızın tablolarında güzel bir anı olarak mı görecekler? Anadolu’nun kadim topraklarının, kültürünün galip gelmesi ve aile çiftçilerinin üretmeye devam etmesi için apolitik olmanın, yeni resimler yapmanın, yeni hikâyeler yazmanın, mücadeleye devam etmenin tam zamanı.
- Barış Aydoğdu